
Kişisel gelişim bireylerin önce kendini tanımaları sonra başkalarını tanımaları ve anlamaları için gerekli bir öğrenimdir. Bizler önce bilinçaltımızın derinindeki kendimizi tanımalı sonra başkalarına farkındalık sağlayabilmeliyiz. Bu süreçten geçmeyen kişisel gelişime ilgi duymayan insanlar, kendilerine de başkalarına da farkındalık, anlayış, sevgi ve şefkat gösteremezler. Çünkü halen herkesi kendileri gibi algılamaya kendi değer yargılarıyla hayata, insanlara ve olaylara bakma eğilimi gösterirler.
Kendi değerlerimizi bilmek, fark etmek her insanın parmak izi kadar birbirinden farklı ve özel olduğunu öğrenmenin, insanları keşfetmenin en önemli basamağıdır. Eğitimlerimiz sırasında aynı fotoğraf karesine bakan insanların bile orada gördükleri, anlamlandırdıkları, düşündükleri ve hissettikleri bile farklı olurken farklı aile ve kültürlerde yetişmiş ve o kültürün özelliklerini taşıyan insanlara kendi değer yargılarımız üzerinden bakamaz ve değerlendiremeyiz. Bunu anlamak bile insan yaşamında, ilişkilerinde çok büyük bakış açısı değişikliği yaşamaları için yeterlidir.

Kurban Psikolojisi
Değerlerimiz bilinçaltımıza kazınmıştır. Doğduğumuzda atalarımızdan gelen aktarımlar, yetiştiğimiz aile çevresi, onlardan duyduklarımız, duyduklarımızı anlamlandırma şeklimiz bile benzersizdir. Bazen bazı yaşanmışlıklara güleriz.
O zamanki algımız ile bugünkü algımız farklı olduğu için, aynı algıda kalan hatta yaşadıkları sorunları okyanusta bir damla olduğunun farkında olmayan içeride ne varsa dışarıda da onu yaşadığını fark etmeyen insanların kurban psikolojisinde kalarak oradan çıkmamaya direnmesiyle yaşam sürer ve devam eder.
Farkındalığı yüksek insanlar ise önce içlerine döner, kendi düşünce ve davranışlarına farkındalık sağlayarak yaşamlarındaki olumlu ve olumsuz her şeyin kendilerinden kaynaklandığını fark ederler. Daha üst seviye de bu yaşanan olaylar için quantum alan okuması yaparlar. Alan okumak mikro mimik okumak gibi olsa da aslında hayatı okumaktır. “Bunu neden yaşadım” sorunu sorabilmektir.
Her insan ya bize bir şey öğretmek ya da aynalık yapmak için karşımıza çıkar, bunları fark edebilmek için kişisel gelişimin bir üst seviyesi olan ruhsal gelişimi ve bilinçaltının nasıl çalıştığını da bilmek gerekmekle birlikte, evreni okuyabilmek, hayatı okuyabilmek de gereklidir. Tüm bunları öğrenebilmek, hayata geçirebilmek için de farkındalığın yüksek olması insanları, evreni, içinde bulunduğumuz sistemi merak etmekle mümkün.
Yıllarca çocuk gelişimi, pozitif psikolojisi ile ilgilendikten, bu konularda araştırma ve eğitimler verdikten sonra bilinçaltı bana çok saçma gelmişti, ancak bilinçaltı olmadan bilinç üstü çalışmaları bir yere kadar insana fayda sağlıyor.
Yüzde doksan beş olan bilinçaltı her şeyin kaynağının orada ve oradan da öte ata karmalarına oradan da öte yaşama geliş amacımızla bağlantısına kadar gitmeme sebep oldu.
Yüzde beş olan bilinç üstü çalışmaları ile insan yaşamında bir yere kadar değişim ve gelişim yapılabiliyor, çünkü asıl konu bizi biz yapan her şeyin bilinçaltında, atalardan aldığımız kayıtlarda ve yaşam amacımızda saklı olduğudur.

Bilim dünyası anneanneden 5.ayda toruna aktarılan bir gen tespit ederek atalardan alınan kayıtları doğrular niteliktedir. Elbette ki bilinçli zihinle fark edilmeyen hiçbir şeyi bilinçaltında değiştirme şansı olmuyor. Bu nedenle koçluk da, bilinçaltı çalışmaları da kendini tanımak, fark etmek ve yükselen bilinç sayesinde başka insanlara da farkındalık sağlamak için oldukça önemlidir.
Buradan sonra okyanusta bir damla olmamız, her birimizin birbirimizle bağlantıda olduğumuzu bilmek de evrenin yasalarını öğrenerek bu sistemi anlama yolculuğunda bizlere rehberlik ediyor. Yaşadığımız dünyanın, her ülkenin kendi yasaları var ve bu yasalar değiştirilebilir olsa da, her zaman bilmemiz ve hatırlamamız gereken evrenin yasaları hepsinden daha üstün ve değiştirilemez olmasıdır.
Farkındalık geliştikçe, insan kendini ve yaşadığı dünyayı tanıdıkça yasaların işleyişini anlamlandırması kurban bilincinden çıkması ve yaşanan her olayın bir sebebi olduğuna ulaştırıyor.
“Bilincimize çıkaramadığımız şey, hayatta karşımıza yazı olarak çıkar.!
C.G. Yung
Bilinç Nedir?
Bireyin farkında olduğu yaşantıların bulunduğu yer.
Bilinçaltı Nedir?
Bilincinde olmadığımız, ama biraz düşününce bilince çıkarabildiği yaşantıların olduğu yer.
Bilinçdışı Nedir?
Bilincin dışında olan ve Tekamül Koçluğu, Bilinçaltı Sembol Dili, Aile Enerjileri Koçluğu ile bilince çıkarılabilen ve dönüştürülebilen epigenetik kodların, atalardan aktarılan olumlu olumsuz mirasların bulunduğu yer.
Epigenetik Nedir?
Temel DNA dizi değişikliği olmadan, gen ifadesinde veya hücresel fenotipte hücre bölünmesi boyunca bir nesilden diğerine geçebilen kalıtımsal değişikliktir. Hastalıklar gibi, duygu, düşünce ve davranışlarda da epigenetik aktarımlar, Tekamül Danışmanlığı seanslarımızda kendini göstermiş ve geçmişteki ata karmalarının etkisi ortaya çıkmıştır.
Bilinçaltı ve bilinçdışının bilinçten çok daha geniş olduğunu söyleyen Freud, kişiliğin büyük bir bölümünün bilinçdışında oluştuğunu, özellikle normal dışı davranışların kaynağının “Dede koruk yer, torunun dişi kamaşır.” atasözüyle doğru orantılı olduğunu, aile sistematiğinde her bireyin yaşamda olmasa bile, karma olarak kişiye aktarıldığı yapılan Tekamül Koçluğu, Bilinçaltı Sembol Dili, Aile Enerjileri Koçluğu çalışmalarında gözlemlenmiştir.
Tekamül Danışmanlığı, Bert Hellinger’ın yaklaşık 15 yıl kadar Afrika Zulu Kabilesi ile ortaya çıkan aile diziminden etkilenerek ortaya çıkan bir çalışmadır. Hellinger, Zulu’luların yaptıkları ayin benzeri çalışmalardan etkilenerek, çalışmayı günümüze taşımıştır.
Bu ayinlerde, her hafta toplanan Zulu’lular, büyük sorunları konuşmak için bir araya gelirler ve sorununu anlatan kişiye yardım için “daha önce benzer sorunu yaşamış olan atalarından destek alırlar.” Bu çalışma ruhani bir ayin gibi görünse de aslında bilinçdışımızda tüm bilgiler kayıtlıdır. Tekamül Danışmanlığı bu noktada, danışanın astroloji haritası ile ata karmalarından özgürleşerek, kendi yaşam amacını yaşayabilmesi için yapılan bir çalışmadır.
Tekamül Danışmanlığı alan danışanlar, seans bittikten sonra saatler içinde değişimi kendilerinde ve yaşam yolculuğunda ona eşlik edenlerde de gözlemlemektedir.

Her birimiz birbirimize görünmez bağlarla bağlıyız. Her birimiz BİR ve okyanusta bir damlayız!
“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” diyerek sözlerimi bugünlük burada tamamlıyorum. Farkındalık ve anlayış dolu bir gün dilerim.
Bilgi Akademi
25 yılı aşkın bir süredir bireysel gelişim ve danışmanlık hizmetleriyle birlikte Bilgi Akademi çatısı altında Koçluk ve Bireysel Gelişim Eğitim ve Hizmetleri vermektedir.
Bilgi Akademi’de verilen eğitimler İstanbul Gedik Üniversitesi akreditasyonu ve kalitesi ile verilmektedir.
Kurumumuz ICF (MCC) ünvanlı koç Nursel KALENDER tarafından kurulmuş olup, verilen koçluk eğitim ve hizmetleri Koçluk Etik Standartlarına uygun olarak verilmektedir.